Abstract
Kur’ân’da ahiret hayatının başlıca kısımlarından biri cennettir. Cennet, bu dünyada Allah’a inanan ve imanlarının bir sonucu olarak salih amel işleyenlerin ahirette nimetlerle ödüllendirileceği yer olarak ifade edilir. Bu açıdan Kur’ân’ın pek çok âyetinde cennet hayatına dair çeşitli nimetlerden bahsedilir. Özellikle Mekkî sûrelerde yoğun bir şekilde somut cennet tasvirleri yapılır. Bu tasvirlerin ise genellikle muhatapların kültürel alışkanlıklarıyla iç içe olduğu görülür. Diğer yandan Medenî sûrelerde ise somut cennet tasvirlerinin belirgin olarak azaldığı daha soyut ve evrensel temaların öne çıktığı fark edilmektedir. Dolayısıyla araştırmanın konusunu ve kapsamını Kur’ân’daki cennet tasvirleri oluşturmaktadır. Araştırmanın temel amacı ise vahyin nüzul süreci bağlamında Kur’ân’daki cennet tasvirlerinde yerel ve kültürel unsurların ne ölçüde ve nasıl bir etkisinin olduğunun tespit edilmesidir. Zira cennet nimetlerini tamamen tarihsel ve kültürel bir bağlama indirgemek, bu nimetlerin işarette bulunduğu nesnel gerçekliği tarihin sınırlarına hapsetmeye yol açmaktadır. Buna göre cennet tasvirlerinin nüzul dönemi muhataplarının algısına indirgenmesi ve bu tasvirlerin cennet hayatına yönelik yapıcı ve kurucu etkisinin göz ardı edilmesi araştırmanın problemini teşkil etmektedir. Bu çerçevede ilk olarak Kur’ân’ın nüzul süreci hakkında bilgi verilmiştir. Ardından Mekkî ve Medenî sûrelerdeki cennet tasvirleri tespit edilerek bu tasvirlerin cennet hayatına yönelik kurucu etkisi üzerinde durulmuştur. Bu doğrultuda araştırmada genel olarak veri tespiti, tasnifi ve analizi yöntemi kullanılmıştır. Neticede cennet tasvirlerinde somuttan soyuta doğru giden tedrici bir yolun takip edildiği görülmüştür. Cennet tasvirlerindeki yerel ve tarihsel unsurların ise salt bir araç olarak kullanılmadığı, bilakis cennet hayatının nesnel gerçekliğine dair muhatapların zihin dünyasında kurucu bir rol oynadığı anlaşılmıştır. Ayrıca cennet nimetlerindeki yerel ve tarihsel unsurlar, cennet hayatının gerçekliğine dair kurucu bir etkiye sahip olmanın yanı sıra insanın algısı, sosyolojisi ve kültürüyle kurulan güçlü ve gerçekçi diyaloğu da göstermektedir. Zira kültürü, insanın bu hayatta farklı açılardan yaşadığı ve tecrübe ettiği gerçeklik olarak gördüğümüzde, cennet nimetlerinde kültürel motiflerin zikredilmesi bu gerçekçi diyaloğa işaret etmektedir. Bu bakımdan cennet tasvirlerinde kişinin canının istediği her şeyin orada olduğunun belirtilmesi, herkese bir yönüyle kendi kültürel gerçekliğine ve tecrübesine göre cenneti inşa etme imkânı da tanınmaktadır. Dolayısıyla cennet nimetleri üzerine yapılan bu inceleme, kültürel alışkanlıkların gaybî hakikatlerin idrak edilmesindeki kurucu etkisini ortaya koymaktadır.