Abstract
İnsan hakları, insan onurunun belirli ihlallerine tepki olarak gelişmiştir ve bu nedenle ahlaksal kaynağı olan insan onurunun belirlenimleri olarak düşünülebilir. Bu içsel ilişki, insan haklarının ahlaki içeriğini ve dahası onun ayırt edici özelliğini açıklamaktadır: İnsan hakları, eşitlikçi bir evrenselciliğin temel ahlaki değerlerinin cebri hukuk açısından etkili bir şekilde uygulanması için tasarlanmıştır. Bu makale, insan haklarının bu ahlaki-hukuki Janus yüzünü, insan onuru kavramının aracı rolü vasıtasıyla açıklama çabasıdır. Bu kavram, bir zamanlar belirli onursal işlevlere ve üyeliklere atfedilen “payelerin” tikel anlamlarının dikkate değer bir şekilde genelleştirilmesinden kaynaklanmaktadır. Soyut anlamına rağmen “insan onuru”, tikelci öncül kavramlardan gelen bir statünün –bu durumda demokratik yurttaşlık statüsünün- toplumsal olarak tanınmasına bağlı olma çağrışımını hala korumaktadır. Sadece anayasal bir siyasal topluluğa üyelik eşit haklar tanıyarak her insanın eşit insani onurunu koruyabilir.