Abstract
Bireyciliğe ve rasyonel egoizme dayalı objektivizm felsefesi ile Ayn Rand, bugün bile tartışmalı bir filozoftur. Ayn Rand her tür kolektivist ahlaka karşı çıkar ve temele toplumun faydası yerine bireyin kişisel faydasını yerleştirir. Ona göre her insan kendi mutluluğundan sorumludur ve bireyin amacı kişisel fayda maksimizasyonunu sağlamak olmalıdır. Rand, “Yemin ederim ki ne bir başkası için yaşayacağım ne de bir başkasının benim için yaşamasını isteyeceğim” sözü ile fedakarlığın zannedildiği gibi erdemli olmadığını, aksine bir ahlaksızlık olduğunu ve iyi yaşama arzusunda olan insanın ondan kaçınması gerektiğini vurgular. Ayn Rand, en başta merkeze Tanrı’yı ya da toplumu koyan ahlak anlayışları olmak üzere tüm etikleri keyfi olarak niteler. Ona göre kurucusu olduğu objektivist etik ise, isminden de anlaşılacağı üzere objektiftir ve aklın bir ürünü olmaktan çok, aklın gerçekliği keşfidir. Bu nedenle Rand’ın ahlak felsefesi insanların keyfiyetine ve kaprislerine değil, objektif gerçekliğe dayalıdır. O, doğa kanunları kadar kesin ve gerçektir. Bu makalede Ayn Rand’ın bu iddiası sorgulanmış, onun ahlak felsefesinin de keyfi öğelere yer verip vermediği incelenmiştir. Bunun adına, önce Ayn Rand’ın objektivizminin ne olduğu kısaca anlatılmıştır. Ardından kendisinin kurucusu olduğu bu ahlak felsefesinin temelinin ne olduğu ve bağlayıcılık problemine makul bir yanıt verip veremediği incelenmiştir. Bunun için, sadece makalelerinden değil, felsefesini kapsamlı bir şekilde anlattığı romanlarından da alıntılar yapılmıştır.