Kader 19 (3):899-913 (
2021)
Copy
BIBTEX
Abstract
Müslüman bağlamında bilim-din etkileşiminde muhtemelen en can alıcı konu, İslam ve Neo-Darwinci evrim teorisi arasındaki ilişkidir. Müslüman alimler iki ana kampa ayrılır. Bir yandan, daha geleneksel eğilimlere sahip Müslüman düşünürler, İslam'ın evrimle çeliştiğini düşünüyorlar. Diğer tarafta, evrim teorisinin İslam'la tamamen uyumlu olduğunu düşünen daha bilimsel yönelimli Müslüman düşünürlerimiz var. Başta bilim insanları olmak üzere bu düşünürler, genellikle Kuran ayetlerinin bazılarının mecazi bir okumasını sunarlar ya da onları yeniden yorumlarlar. Bu makalede, ben orta yolcu bir yaklaşım tercih edecek ve mecazi okumaya ya da yeniden yorumlamaya başvurmadan, geleneksel Kuran okumasının Neo-Darwinci evrim teorisi ile uyumluluğunu göstermeye çalışacağım. Standart bilimsel anlatıyı da herhangi bir çarpıtmaya maruz bırakmadan kabul edeceğim. İlk olarak, kutsal kitaptaki yaratılış anlatısının evrim teorisiyle bağdaşmadığı iddiasının kötülük sorununa, yani kötülüğün klasik Teizm'in Tanrısı ile bağdaşmadığı iddiasına, benzediğini savunacağım. Bu analojiyi kullanarak hem Kuran anlatısının hem de evrim teorisinin nasıl doğru olabileceğine dair eksiksiz ve makul bir açıklama bulmaya çalışmak yerine, sadece bu iki açıklamanın birbiri ile çelişmediğini göstermeyi amaçlayan daha mütevazı yaklaşımlar aramamız gerektiğini iddia edeceğim—yani kötülük sorunu bağlamındaki savunmalara benzer bir yaklaşım geliştirmeye çalışacağım. Hem bilimsel yaratılış anlatısı hem de Kuran’daki yaratılış anlatısı özetledikten sonra ve olası tek çelişkinin ortak ata tezinde olduğunu savunduktan sonra, Kuran anlatımının evrim teorisiyle uyumluluğunu göstermeyi amaçlayan bu tür iki savunma sunacağım. Birinci savunma, "çifte yaratılış savunması", Adem'in, kutsal kitapların tarif ettiği Cennet'te ve evrim biliminin tarif ettiği Dünya'da olmak üzere iki kez yaratıldığı senaryoları içerir. Bu nedenle, her iki yaratılış anlatısı da aynı anda doğru olabilir ve bu nedenle ikisi bir biri ile tutarlıdır. İkincisi, "çoklu ata savunması", Tanrı'nın Adem'i doğrudan topraktan yaratmış olabileceğini ve onun soyundan gelenlerin evrimleşmiş homo sapiens ile ürediğini öne sürer. Bu nedenle, her iki yaratılış anlatıları da tutarsızlık olmadan bir arada kabul edilebilir.