Abstract
Çağdaşlaşma veya batılılaşma şeklinde de tavsif edilen modernleşme sürecinin sadece pratik sonuçlarıyla yetinmeyen, bunun ötesinde söz konusu sürecin kök nedenleriyle ilgilenen teorik bir çabanın çağdaş Türk düşüncesi açısından önemi ve değeri açık olsa gerektir. Her halükarda meselenin teorik veçhesine yoğunlaşacak bir düşünce çabasında Türk düşüncesinde felsefi düşüncenin ihraz ettiği mevki esaslı bir tartışma konusu olacaktır. Türk modernleşmesinin felsefe ile temasını ele almak, Çağdaş Türk Düşüncesinin kapsamlı bir tasvirine ve gelişim imkanına da önemli katkılar sunacaktır. Meşrutiyetten Cumhuriyete geçiş evresinde yaşamış olan Ziya Gökalp, modern sosyolojiye ve felsefeye duyduğu ilgiyle Türk düşüncesine dair kuşatıcı ve özgün bir perspektif sunan ender düşünürler arasında yer almaktadır. Türk düşüncesinde felsefi düşünce alanına ilişkin özgün bir perspektif geliştiren Gökalp’in klasik pozitivist tutumdan farklı olarak felsefi düşünceyi kültürle ve insanın ideal dünyasıyla ilişkili bir düşünce etkinliği olarak tasarladığı görülmektedir. Gökalp’in felsefeyi kendisiyle refaha ve zenginliğe ulaşılan özel bir düşünme biçimi olarak tayin etmekten ziyade, felsefeyi maddi refahın sonrasında ortaya çıkan özel bir düşünce etkinliği olarak ele aldığı görülmektedir. Mevcut çalışma, Gökalp'in modernleşme tecrübesi içerisinde felsefeye nasıl bir konum biçtiğini tartışmaktadır.