Abstract
İnsanoğlu bilgi edinme arayışı içerisinde zaman zaman kavramların çiftiyle ele alınması nedeniyle dualite problemiyle karşılaşmaktadır. Her ne kadar bu problemler, farklı tezahürlerde karşımıza çıksa da esasında disiplinler arası incelemeler yapıldığı zaman aynı cinsten problemler olduğu göze çarpmaktadır. Örneğin akıl-sezgi, analitik-mistik düşünce, zahiri-batıni ilim gibi birçok kavram çiftleriyle karşımıza çıkmakta ve bu durum da dualiteyi (ikiliği) ortaya çıkarmaktadır. Ancak bakıldığı zaman, sezgi, mistik düşünceyle ve batıni ilimle, akıl da analitik düşünce ve zahiri ilimle benzeşmektedir. Felsefi araştırma sürecine baktığımız zaman aklın sezgiye göre ön planda olduğu görmekteyiz. Bu durum, özelde felsefenin genelde ise dualite söz konusu olan çiftlerin birisi daha baskın olduğu zaman diğerine hiç mi yer verilmez sorusunu akla getirmektedir. Bir başka ifadeyle felsefe aklı esas alan bir bilimdir fakat sezgiye yer verilmez mi? Mehmet Atalay, “Akıl ve Sezgi” eserinde Türk İslam Kültürüyle yakından ilgilenen ve ayrık beyin çalışmalarıyla gündeme gelen Ornstein psikolojisini bu bağlamda ele almış ve Ornstein’den yıllar önce yaşamış İmam Rabbani’nin Mektubat’ı üzerinden bu konuyu somutlaştırarak cevaplandırmaya çalışmıştır.