The aim of this article is to study the general and contextual issues related to prayers for the departed with a focus on the Evangelical Lutheran Church in Tanzania (ELCT). In 2012, the ELCT published a new hymnal, which included a number of prayers for those mourning their deceased friends and relatives, as well as prayers for the deceased individuals themselves. As a result of considerable criticism, this hymnal was replaced by a new edition in 2017, in which the prayers (...) for the departed were omitted. The article further scrutinises the historical and theological aspects of praying for the departed in Lutheranism. It studies examples of prayers for the dead in Lutheran churches in two other countries, Finland and Sweden, and relates these to the situation in the ELCT. (shrink)

“Tanzanya’da Leibzig Misyoner Cemiyeti Misyonerliği, Karşılaşılan Zorluklar ve Kullanılan Yöntemler” isimli makale “Tanzanya’da Misyonerlik Faaliyetler Lutheran Kilise Örneği” isimli yüksek lisans tezine dayanmaktadır. Makale, Lutheran misyonerliğinin Tanzanya’da faaliyetlerine nasıl başladıkları, ilerleme yöntemleri ve karşılaşılan güçlükleri anlama noktasında önem arz etmektedir. Makalede ana konuya odaklanmadan önce, Tanzanya hakkında genel bir bilgilendirme yapılmış, ardından Leibzig Misyon Cemiyeti’nin (LMS) faaliyetlerine nasıl başladığı, kronolojik bir şekilde açmış olduğu istasyonlar, bu istasyonlarda karşılaşmış olduğu zorluklar ve kullanılan yöntemler hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca, Tanzanya’da Lutheran misyoner cemiyetlerinin, (...) Tanzanya Evanjelik Lutheran Kilisesi (Tanzania Evangelical Lutheran Church in Tanzania) ELCT ile tek bir kilise çatı altında toplanması ele alınmıştır. Son olarak, ELCT’nin kabul etmiş olduğu ilkeler ve Martin Luther’in öğretilerinin Afrika’daki yansımaları üzerinde durulmuştur. Makale, sadece misyonerleri ve misyonerlik faaliyetlerini değil, ayrıca muhatap olunan ve yüzyıllardır sömürgeleştirilen Afrika halkını anlamamıza da yardımcı olmaktadır. Araştırma, Lutheran misyonerliğinin Tanzanya’da başlamış olduğu 19. yüzyıl sonu ve yoğunlaştığı 20. yüzyıl ile sınırlandırılmıştır. Otto von Bismarck’ın (1815-1898) katkılarıyla gerçekleşen Berlin Konferansı sayesinde, batılı ülkelerin bayrakları ile haçları da sömürge topraklarına girmiştir. Tanzanya'da Lutheran Misyon, Johann Ludwig Krapf (1810-1881) ve Johannes Rebmann'ın (1820-1876) CMS tarafından görevlendirilmeleri sonucu başlamıştır. LMS, CMS'den 1892 tarihinde görevi devralmıştır ve Machame, Mamba, Old Moshi, Pare, Meru'da faaliyet göstermiştir. Misyon faaliyetleri süresince, savaşlar, kıtlık ve salgın, çok eşlilik, sünnet uygulaması, tanrı anlayışı gibi birçok zorlukla karşılaşılmıştır. Zorluklar, onları ortadan kaldırmaya yardımcı olacak; eğitim, sağlık, bütüncül hizmet, ortak dil (lingua franca), Kutsal Kitap çevirileri, ev ziyaretleri, yerli yardımcılar ve yerlileştirme gibi yöntemleri de beraberinde getirmiştir. Tanzanya’da LMS dışında; Katolik Kutsal Ruh Babaları (Holy Ghost Father/ Spiritanlar), Katolik Beyaz Babalar (Peres Blancs), Katolik Benediktinler, Anglikan Kilise Misyon Topluluğu (Chuch Missionary Society) CMS, Anglikan Üniversitelerin Orta Afrika Misyonu (The Universities’ Mission to Central Africa) UMCA gibi misyon grupları mevcuttur. Tanzanya'da bulunan Lutheran Misyon toplulukları, Evanjelik Lüteriyen Kilisesi (ELCT) adı altında 1963 yılında tek bir çatı altında toplanmıştır. ELCT bugün 5,2 milyon üyesi ile Tanzanya nüfusu içinde hatırı sayılır bir yere sahiptir. Bu çalışmada, deskriptif yöntem kullanılmıştır. Ulaşılabilen tüm ilk kaynaklara inilerek Lutheran misyonerler ve Tanzanya hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmada Türkçe kaynaklara yer verilmekle birlikte yabancı kaynak kullanımına ve misyon topluluklarının bilinen kısaltmalarının kullanılmasına önem gösterilmiştir. (shrink)

The mortality and morbidity resulting from noncommunicable diseases including cancer in sub- Saharan Africa are predicted to overtake that of infectious diseases by the year 2030. Esophageal cancer is on the increase in Tanzania. This study estimates risk factors for esophageal cancer, ethical issues and the level of awareness of cancer related services among adults in rural Kilimanjaro. A cross sectional descriptive study was conducted of adults aged 18 years and above in three wards, namely, Kahe, mabogini and Arusha Chini, (...) Moshi Rural District, Kilimanjaro region. Face-to-face interviews were conducted with a total of 419 individuals. The mean age was 36.47 =13.49) years. Of those who participated, 211 were male and 60% reported to have completed primary education. A majority of participants were knowledgeable about esophageal cancer risk factors. Overall, 15% and 23% of the participants reported to have been smoking and drinking alcohol, respectively. Male respondents were almost three times more likely to be smokers as compared to female respondents. Moreover, people who were self-employed were about five times more likely to be smokers as compared to those who were unemployed.. Male respondents were almost two times more likely to be drinkers as compared to female respondents. Overall, the level of awareness of cancer related health services was about 70%. The study findings confirm that despite a good level of knowledge about risk factors for esophageal cancer, the practice of exposure to risk factors is alarmingly high. Awareness of where to seek cancer related health services was high with hospitals been mentioned by the majority though there was low understanding on modalities of treatment among adults in Rural Kilimanjaro. Intervention measures should aim at further increasing knowledge of cancer risk factors and reduce the practice of such risks. Ethical matters including truth telling, ageism and autonomy need to be addressed to improve the perception of cancer related health issues and health seeking behaviour. (shrink)